ZEYTİN
Filiz ve Tarık Övünç'e Koşmuyor çalılarından ardından, Seven bir aşığın peşinden. Fotoğraflar asmak için büyütüyor Zeytin ağacını. Sen yokken değişmedi, okşadığın yanağı Kızarıklıklar edindi, yalvarmaklar. Sen ölürsen yaşlanırdı, sonra işte Bir dal bir dalı terk etti. Artık deniz kapısına gelmiyor, biliyor muydun, bu onun için Korkunç. Sandalyesinde gün örüyor, gece düğümlüyor, Çok başka bir kadın, yalnız zavallı, gitmeyi hiç öğrenmek istemiyor. Aşkı öğretmedin ona, Filiz'i ve zeytini. Sonra döner belki feribotla Adalara. Adalarda hangi Tanrı'lar biliyor, yati diyebiliyor. Ama sana yok bir kırgınlık. İstasyonu görmemiş bir gölge Güneşe çıkışını özlüyor bir hatıra. Öğretmedin sevgililiği ona Sensiz yabancı, üzüyor bir yüzü, mutsuz ediyor uyanışını. Yoksa biri o kalsın, sanırım hayır diyecek yetinmemeye Sensiz bahar ve ölüm, bırak tatmasın Filiz Öfkeler, kuşlar ve akşam, dışarda boşa harcı